30 Mart 2008 Pazar

FETHİYE-SAKLIKENT











FETHİYE-ÖLÜDENİZ





























FETHİYE’YE ULAŞIM
Fethiye Türkiye’nin güney batısında yer alan gözde bir turizm merkezidir.Turizmin yanı sıra ziraat ve narenciye bakımından da oldukça gelişmiş bir merkez olması dolayısıyla ulaşım imkanları gelişmiştir.Ulaşım genellikle karayolu ile yapılmaktadır ancak Dalaman Havalimanının ilçeye olan 55 km uzaklığı hava yolu ile ilçemizi ziyarete gelenlerin de sayısını arttırmıştır.
Karayolu ile Fethiye’ye ulaşım da oldukça kolaydır.Antalya,Muğla ve Burdur bağlantılı üç karayolu,çam ağaçları arasında yapılacak rahat bir yolculuk ile Fethiye’nin ziyaretçilerine kolay bir ulaşım imkanı sağlar.
Her üç yönde yapılan düzenli otobüs seferleri Fethiye’nin diğer tüm kentlerle olan bağlantısını sağlamaktadır.Hava ulaşımı için en yakın Havalimanı 55 km uzaklıktaki Dalaman Havalimanıdır.Türk Hava Yollarının yaz kış sürdürdüğü İstanbul,İzmir, Ankara ve Antalya bağlantılı seferlerinin yanı sıra turizm sezonu boyunca Avrupa’nın bir çok şehrine de uçuşlar yapılmaktadır.
Deniz yolu ile tarifeli ulaşım yoktur .Ancak yaz aylarında Yunanistan’ın Rodos Adası’na feribot seferleri düzenlenmektedir.Ayrıca yaz ayları boyunca Fethiye-Kaş,Fethiye-Marmaris,Fethiye-Bodrum yönlerine Mavi Yolculuk turları ve körfez içindeki adalara günübirlik turlar düzenlenmektedir.

25 Mart 2008 Salı

BUNLARDA BENİM MEMLEKETİMDEN BİRKAÇ GÖRÜNTÜ-ADANA












































Ulaşım
Karayolu: D-400 Devlet yolunun İl sınırı içinden geçen bölümü 168 km. olup karayolları 5. Bölge Müdürlüğü ağında bulunan toplam (Otoyol-Devlet yolu-İl yolu) uzunluğu 1506 km.'dir. D-400 Devlet yolundan başka Uluslar arası TEM otoyolu yapılmıştır. İlçelere de Karayolu ile ulaşım yapılmaktadır. Ayrıca Cayhan ve Pozantı ilçelerimize Demiryolu ile de ulaşım vardır.
Adana Otogarı : Turhan Cemal Beriker Blv. Mersin yolu üzeri /Adana Tlf: 0322 428 20 47 Şehir merkezine uzaklığı 5 km.'dir. Adana otogarında şehirler arasında hizmet veren başlıca otobüs firmaları ;Varan Turizm Tlf: 322 429 13 56Lüks Adana Tlf: 322 428 19 20Yeni Adana Tlf: 322 428 00 30-31Lider Adana Tlf: 322 429 48 00Seç Turizm Tlf: 322 428 98 66As Turizm Tlf: 322 429 01 09
Demiryolu : Yurt içinde ve yurt dışında tren seferleri düzenlemek Avrupa ve kuzey ülkeleri, orta doğu ve güney doğu ülkeleri ile her türlü demir yolu taşımacılığı ve işbirliği ile İskenderun ve Mersin limanlarında RO-RO Konteyner taşımacılığı ve nakliyatı yapılmaktadır. 1634 km. ana hattı ile 298 km. tali hattı olmak üzere toplam 1932 km.'lik demir yoluna sahiptir.
Adana Garı: Kurtuluş Mahallesi (Şehir Merkezine uzaklığı 1 km.'dir. )Uğur Mumcu Meydanı / Adana Tlf: 322 453 31 72
Gideceği yer
Saati
Günleri
Ankara(Mavi Tren)
19.30
Salı-Perşembe-Cuma-Cumartesi
İstanbul(Toros Expres)
21.14
Salı-Perşembe-Cuma-Cumartesi
İzmir(Posta Treni)
00.01
Hergün
http://www.tcdd.gov.tr/
Deniz Yolu:Botaş Limanı : Boru hattı ile Irak'tan gelen ham petrol, yerli ve yabancı gemilerle transit olarak yurt dışına taşınmakta olup, ithal edilen ham petrol ise yerli gemilerle rafinerlere taşınmaktadır.Toros Gübre Limanı : Tamamı özel sektöre ait olan liman genel limancılığa açılmış olup, 2 iskeleden her türlü genel kargo ithalatı ve ihracatı yerli ve yabancı gemilerle yapılmaktadır.Karataş Limanı : Karataş ilçesinde bulunan balıkçı barınağı, yöre balıkçılarına hizmet verilmektedir. Adana il sınırları içerisinde uluslararası petrol ve yük taşımacılığına açık Botas Limanı ve Toros Gübre Fabrikaları Limanı bulunmaktadır.
Hava Yolu :
1937 yılında sivil- askeri havaalanı olarak hizmete girmiştir. 1956 yılında tamamen sivil havaalanı olarak kullanılmaya başlamıştır. 2750 x 45m. ebadında asfalt. pistte sahiptir. Haftanın hergünü İstanbul-Ankara iç hat tarifeli kalkış yapılmaktadır. Haftada iki gün Cidde dış hat tarifeli, haftada 4 gün Ercan dış hat tarifeli, haftada bir gün Frankfurt-Düsseldore dış hat tarifeli, bir gün Ankara bağlantılı Münih ile bir gün İstanbul bağlantılı Köln uçuşları yapılmaktadır.http://www.thy.com.tr/tr/index.php

21 Mart 2008 Cuma

SOBEEEE!

Sobelenmenin nasıl birşey olduğunu anlamadan http://aklta.blogspot.com/ arkadaşım beni sobeledi bende cevabımı yazıyorum
SORU : Yemeyi ve yapmayı en çok sevdiğiniz yemek nedir?
CEVAP:Patlıcan kebabı ve pilav
SORU : Evliliğiniz evlenmeden önceki beklentilerinizi karşıladımı?
CEVAP:Evet karşıladı
SORU : Seçme şansınız olsa başka bir ülkede yaşamayı istermiydiniz?
CEVAP:Başka bir ülkede yaşamak istemezdim çünkü ülkemiz gerçekten çok güzel ama hayat standartları daha iyi olabilirdi
SORU : Günün en çok hangi vaktini seversin?
CEVAP:Öğlen sonlarını severim
SORU : En son okuduğunuz kitap tavsiye ettiğiniz kitap varmı?
CEVAP:Yakın zamanda yeni bir kitap okumadım ama BALZAC'IN VADİDEKİ ZAMBAK adlı kitabını tavsiye ederim

Eveeet cevaplarımı yazdım sobeleme sırası bende

bende:Arkadaşlarım

http://busecegunler.blogcu.com/
http://meltemruzgar.blogspot.com/
Sobeliyorum kolay gelsin arkadaşlar


19 Mart 2008 Çarşamba

PEYGAMBERİMİZİN HAYATI

Peygamberimiz Fil vakasından 50 gün sonra ,Rebiullevvel ayinin on ikinci Pazartesi günü,tan yeri ağarırken, Mekke`de doğdu.
PEYGAMBERIMIZ DOĞDUĞUNDA BAZI HADISELER VUKU A GELDI
Peygamberimiz doğduğunda bazı hadiseler vuku a geldi,bunlardan bazılarını söyle sıralayabiliriz:Peygamberimiz ,Anadan Sünnetli ve göbeği kesik olarak doğdu. Peygamberimiz doğarken, çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini ,yere dayamış başını semaya kaldırmış olarak doğdu.Peygamberimiz doğduğu zaman ,bir yıldız doğmuş ve bilginler, bu yıldızın doğduğu gece,Ahmed doğmuştur Dediler.Bir çok Yahudi Alimi Tevrat tan inceleme ile peygamberimizin bu gecede doğduğunu yakınlarına bildirmişlerdir.
Peygamberimiz doğduğu gece Kisranin sarayından on dört şerefe yıkıldı İranlıların,bin yıldan beri hiç sönmeden yanan Atesgedeleri sönüverdi.Save Gölünün suyu çekildi.Sema ve Vadisini su bastı.Iran Sahi, Arapların, ülkesini istila edeceğini rüyasında gördü,ve telaşa düştü.
PEYGAMBERIMIZIN BABASI HZ.ABDULLAH
Peygamberimizin babası Hz. Abdullah Kureyş’in ileri gelen delikanlılarından idi. Güzel yüzlü,iki gözü arasında peygamberlik nurunu taşıyordu.Mekkenin bütün genç kızları onunla evlenmek için can atarlardı.Babasına o kadar itaatliydi ki babasının izinden hiç çıkmazdı.Hatta birinde babası Abdulmuttalip Allaha dua etmiş ve ``Allahım eğer bana on erkek evladı verirsen onlardan birini senin için kurban edeceğim``demiş ,on evladı olunca da Allaha verdiği sözü tutmak için oğlu Abdullahı kurban etmek istemiştir.Oğlu Abdullah babasına itiraz etmemiş ve boyun eğmiştir Etraftan yapılan eleştirilerle oğlunu kurban etmekten vaz geçmiş onun yerine 100 Adet Deve kurban etmiştir. Hz. Abdullah hz. Amine ile evlendikten Kısa bir müddet sonra gittiği ticaret kervanından dönerken yolda hastalandı. Medine’de dayısı Beni Adiy bin. Neccarin yanında bir ay hasta aldıktan sonra vefat etti.Hz. Abdullah vefat ettiği zaman Peygamberimiz henüz Anne karnında altı aylıktı.
PEYGAMBERIMIZIN SÜT ANNEYE VERILISI
Yeni doğan çocukları süt anneye vermek; Kureyş ve sair Arap eşrafının adeti idi.
Bu da; kadınların kocaları ile daha iyi meşgul olmalarını ve çocuklarında ,özellikle ,havasının güzelliği, rutubetinin azlığı ve suyunun tatlılığı ile tanınan yerlerde yasayan şerefli kabileler arasında, sağlam vücutlu,siki etli, cesaretli yetişmelerini ve düzgün, pürüzsüz konuşmayı öğrenmelerini sağlamak içindi.
Mekke çevresinde ve Harem içinde oturan kabilelerden Süt annesi olanlar, her yıl iki defa, yaz ve güz olmak üzere Mekke`ye gelirler,çocukları alıp götürürlerdi.
Peygamber efendimizi(A.S) Ben`i Sa`d b.Bekr kabilesinden Süt annesi Halime hatun götürdü.
Peygamberimizin Süt kardeşleri şunlardır::
Abdullah b. Haris,Üneyse binti.Haris,Şeyma bint-i Haris.
Peygamberimizi Yetim olduğu için Arap kadınları kabul etmemiş; sadece kabilesine götürecek çocuk bulamayan Halime, eli bos gitmemesi için peygamberimizi kabul etmişti.Peygamberimizi aldıktan sonra Halime ve Ailesinin yaşam tarzı bir anda değişti.
Bunlardan bazılarını Halimenin dilinden dinleyecek olursak; Halime Hatun der ki;`` İçinde bulunduğumuz kuraklık ve kıtlık yılında hiç bir şeyimiz kalmamıştı. Ben, kır merkebimin üzerinde idim.Yanımızda, yaşlı bir devemiz vardı,bize bir damla süt vermiyordu.
Üzerinde bulunduğum merkebin ağır yürümesi yol arkadaşlarımı çileden cıkartıyordu.Nihayet Mekke’ye varıp emdirilecek oğlan çocukları aramaya başladık. İçimizden hiç bir kadın Muhammedi almak istemiyor,ondan uzak duruyorduk. Çünkü, bizler emdireceğimiz çoçuğun babasından bahisse kavuşmayı ve ondan armağanlar almayı bekliyorduk.
Bir ara Muhammed in dedesi Abdulmuttaliple karşılaştım,bana; İsmin nedir ?diye sordu.
Halime dedim. Bana;Ey Halime! Benim yanımda bir yetim çocuğum var onu emzirmek için Beni Sa`d kabilesi kadınlarına teklif ettim öksüz olduğu için kabul etmediler. Sen kabul eder misin? Ben ,``bana biraz müsaade ette kocama bir danışayım``dedim.
Hemen kocamın yanına döndüm,ona haber verdim. Kocam izin verince Muhammedi aldım.
Muhammed bize gelince,evimiz öyle bereketlendi ki kocam la hayretler içinde kaldik.Sütü çekilmiş olan devemizde sütler fazlaca akmaya, zayıf olan merkebimizi,yolda başka hiç bir binek hayvan geçememeğe,davarlarımıza inen süt hiç bir davara inmemeye başladı.
Peygamberin Çocukluğu daha değişikti. Daha iki Aylık iken,her tarafa yuvarlanmaya çalışıyordu.Üç Aylık olunca Day durmaya çalışıyordu.Dört Aylık olunca, duvara tutunup yürüyordu.Beş Aylık olunca bir yere tutunmadan yürüyebiliyordu.Altı Ayı tamamlayınca, yürümeyi hızlandırmıştı.Yedi Aylık iken her tarafa gidebiliyor,koşabiliyordu. Sekiz Aylık iken,konuşuyor,konuşulanı anlayabiliyordu.On Aylık iken Ok atabiliyordu. İki Yılı doldurduğu zaman,oldukça, iri ve gösterişli bir çocuk olmuştu.Onu Annesine götürdük, Amma,biz,Onun yüzünden gördüğümüz hayır ve bereketten dolayı, Yanımızda bir müddet daha tutmaya çok istekli bulunuyorduk.
HZ.AMINENIN MEDINE ZIYARETI VE VEFATI
Hz. Amine Peygamberi de yanına alarak Medine’deki Neccar oğullarından olan Dayılarını ziyarete gitti. Orada peygamberle, bir ay kadar misafir oldular.
Yahudi kavmi peygamberimizi orada görünce onu devamlı kontrol edip hal ve hareketlerine dikkat ediyorlardı. Hz. Amine Yahudilerin Peygamberimiz hakkında takındıkları tavırlardan korkmaya başladı Ve acilen Mekke ye dönmek için yola koyuldular.
Hz. Amine, Mekke’ye gelirken, yolda hastalanıp Evba köyünde durakladi.Başucunda duran Peygamberimizin yüzene baktı.Sonra da söyle hitap etti:
``Ey çekilen dehşetli ölüm okundan, Allah in lutfu ve yardımı ile yüz deve karşılığında kurtulan zatin oğlu!Allah, Seni,mübarek ve devamlı kilsin! Eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa,Sen Celal ve bol ikram Sahibi tarafından,Adem oğullarına helal ve haramı bildirmek üzere gönderileceksin! Allah, Seni milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan, putperestlikten de, esirgeyecek,alıkoyacaktır.
Her canlı varlık ölecektir. Bende öleceğim.Fakat temelli anılacağım Çünkü, temiz bir oğul doğurmuş,arkamda hayırlı bir anı bırakmış bulunuyorum demiştir.
Ve hz. Amine Ebva da vefat etti.Hazret-i Amine vefat ettiğinde 30 yaşlarında idi.
Dünyada,böylece Babasız ve Annesiz kalan Peygamberimizi,yüce Allah,hamisiz bırakmadı: Önce dedesi Abdulmuttalibin yanında, sonra da amcası Ebu Talib-in yanında kaldı. Peygamberimiz, sekiz yaşına kadar,Dedesi Abdulmuttalibin yanında,sekiz yaşından sonra da Amcası Ebu Talib-in yanında kaldı.
PEYGAMBERIMIZIN TICARET HAYATINA ATILISI
Kureyşliler, öteden beri ticaretle uğraşırlardı. Ticaretle uğraşmayanların ise,ellerinde hiç bir şeyleri bulunmazdı. Peygamberimizin de, hazreti Hatice hesabına ticarete başlamadan önce, ticaretle uğraştığı olmuştur. Nitekim, Said b.Ebu Saib, Islamiyetten önce Peygamberimizin ticaret ortağı idi.Peygamberimizin,ticaret yapmak için, sermayesi olmadığından,hazreti Hatice peygamberimizi ücretle tuttu ve Kureyşilerden tuttuğu, başka bir zatıda, Peygamberimizin yanına kattı. Hazreti Hatice yapacağı her sefer için, Peygamberimize, ücret olarak genç ve yiğit birer erkek deve veriyordu. Peygamberimiz, Hazreti Hatice`nin ticaret Malını Şam`a götürmek için ,ilk defa dört tane erkek ve genç deveye anlaştılar. Peygamberimizle Kervan halkı Şam`a gitmek için yola koyuldular: Şam topraklarından Busraya vardıklarında peygamberimiz orada getirdiği bütün malları çok karlı bir şekilde satıp alacaklarını aldıktan sonra,Mekke’ye yardımcısı olan Meysele ile birlikte geri döndü.
PEYGAMBERIMIZIN EVLENMESI
Peygamberimiz hazreti Hatice adına ticaret yaparken, Peygamberimizdeki harikulade halleri görmüş ve yardımcısı Meysele ile Peygamberimize evlilik teklif etmişti. Peygamberimiz bu teklifi kabul ederek Kureyşlilerin en soylu kadınlarından olan hazreti Hatice ile evlendi.
PEYGAMBERIMIZIN COCUKLARI
Peygamberimizin, hazreti Haticeden,iki erkek çocuğu,dört kız çocuğu doğmuştur Isimleri şöyleydi: Kasim, Abdullah, Zeynep,Rukayye ,Ümmü Külsüm,Fatima ve Cariyesi Mısırlı Maria`dan doğan Ibrahim`dir.
KABENIN KUREYŞILERCE YENIDEN YAPILISI VE PEYGAMBERIMIZIN HAKEMLIGI
Bir Kadın, Kabe Hareminde buhurdanlıkta Öd ağacı yaktığı sırada , buhurdanlıktan sıçrayan bir kıvılcımdan Kâbenin kat kat olan örtüsü tutuşup tamamı ile yanmış, bu yüzden duvarlar da her taraftan gevşeyip çatlamış bulunuyordu. Zaman, zaman sahilden gelen sel baskınları ilede Kâbenin tabanı ve duvarları da iyice yıkılacak duruma gelmişti.
Bunun icin,Kureysliler Kabenin duvarlarını onarıp sağlamlaştırmak ve üzerinede,tavan çatmak istiyorlar,fakat, yıkmağa kalkarlarsa azaba ugrayabileceklerinden korkuyorlar,aralarinda meşvere ediyorlardı.
Am bu sırada Rum tüccarlarından birisine Ait olan inşaat malzemesi yüklü bir gemi Cüdde sahillerinde parcalandi,bunu fırsat bilen Kureyşliler aralarında yardımlaşarak bu batan gemiden Kabe inşaası için gerekli malzemeleri almış oldular.Ve Kâbenin inşaatına başladılar.
Hacerül Esved taşı yerine konulacağı zaman kabileler ,birbirleriyle anlaşamadılar. Hatta işi okadar ilerlettiler ki aralarında kavga yapmaya çok az bir zaman kaldı. Kureyşiler, Bu iş üzerinde, dört veya beş gece durdular. Sonra Kureyşin yaşlılarından Ebu Ümeyye b. Mugire bir teklifte bulundu;
Teklifine göre ,mescidin kapısından giren ilk kişi bu taşı koymak için hakem olacaktı. Bütün kavmin uluları bu teklifi kabul ettiler.
Tam bu sırada peygamberimiz içeri girdi, bütün kureyşliler el çırparak El-Emin`in hakemligine razıyız dediler.
Peygamberimiz de hakemlik yaparken bütün kabilelerden birer kişi alarak Hacerul Esved-i bir beze koydurdu,ve onu konulacak yere getirttikten sonra besmele çekerek kendi elleriyle Hacerul-Esvedi yerine koymuş oldu.
ALINTI

MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN







15 Mart 2008 Cumartesi

EL VE AYAK BAKIMI İÇİN BASİT ÖNERİLER

El ve ayak bakımınız ve için evde yapabileceğiniz, basit, kısa süreli ve etkili öneriler...* Gece yatmadan önce ellerinizi bir kabın içine koyduğunuz zeytinyağına batırın. Yaklaşık 10 dakika kadar tutun. Çıkarın, kurulayın ve pamuklu bir eldiven giyerek yatın, sabah kalktığınızda yumuşacık olduğunu göreceksiniz. * Bir kabın içine bir miktar susam yağı koyun ve bir limonun yarısını sıkın. İyice karıştırdıktan sonra tırnaklarınıza sürün, beslendiklerini, güçlendiklerinigöreceksiniz. * Ilık suyun içine nane yapı, susam yağı ve bir miktar pudra dökün. Ayaklarınızı, bacaklarınızı bu karışımla ovun. Kuru ciltler için harika bir karışım.
Daha yumuşak eller için, haftada 1 veya 2 kez ellerinizi 5-10 dakika ılık süte batırın. Sütün içinde bulunan laktik asit cildinizi nemlendirir ve ellerinize yumuşaklık kazandırır. - Ellerinizin yaşlanmasını geciktirmek istiyorsanız, özellikle yaz aylarında mutlaka güneşi bloke eden bir kremle koruyun. Böylece ileriki yaşlarda oluşabilecek lekeleri azaltacak ve genç görünmenize neden olacaktır. - Düzenli pedikür yaptıramayacak kadar yoğunsanız, yürüyüşe çıkmadan önce (spor çorap giydiğiniz zaman) ayaklarınıza bol vazelin sürün. Yürüyüşünüz bittiğinde ayaklarınızın beslenmiş ve rahatlamış olduğunu fark edeceksiniz. - Ayaklarınız kuruyorsa, bol krem sürün (vazelin tavsiye edilir!). Sonra bir çift pamuklu çorap giyerek nemin içeride kalmasını sağlayın. Bu işi yatarken yapmak çok yararlı ancak çoraplarla uyumakta sıkıntı yaşıyorsanız size bir ipucu: çorabınızın parmak kısmını kesin, böylece ayaklarınız hava alırken yumuşayacak. - Ayak topuklarınızdaki sertliği gidermek için bir ev reçetesi: ılık su dolu bir leğenin içinde 2 poşet yeşil çayı demleyin. Yarım litre ılık süt ilave edin. Ayaklarınızı 30 dakika bu karışımın içinde tuttuktan sonra ponza taşı ile ovup, nemlendirici bir krem sürün. - Nasırlardan kurtulmak için ayaklarınızı birkaç dakika ılık suda tutun. Eczanelerde reçetesiz olarak hazırlanabilen %20 Carmol ve %12 Amlactin karışımı olan krem veya losyonu masaj yaparak ayaklarınıza iyice yedirin. Bu karışım tabanlardaki sert keratin tabakasını yumuşatır.
:alıntı

10 Mart 2008 Pazartesi

ELMA SİRKESİNİN MUTFAKTAKİ FAYDALARI

FIRINDAKİ YAĞ LEKELERİ İÇİNYaklaşık 2 litre suyun içine 1 kahve fincanı 'elma sirkesi' ilave edin ve bir bez yardımıyla fırındaki yağ lekelerini ovun. Göreceksiniz hem lekeleri yok edecek hem de yeniden lekelerin oluşmasını önleyecektir. TIKALI DUŞLARINIZ İÇİNTıkalı duşlarınızı elma sirkesi ve bir miktar su ilave edilmiş bir kapta bekletebilirsiniz. YABANCI OTLAR İÇİN Bahçenizdeki parke taşlarının çevresinde otların oluşmasını istemiyorsanız parkenin çevresine 'elma sirkesi' dökünüz. PIRIL PIRIL BARDAKLARDaha parlak bardaklar için 3 litre durulama suyuna yarım fincan 'elma sirkesi' ilave edin. Daha parlak görünecektir. Aynı işlemi camlarınıza da uygulayabilirsiniz. Camlarınız daha pırıl olacaktır.

6 Mart 2008 Perşembe

KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN BİR GÜN DEĞİL HERGÜN BİZİM GÜNÜMÜZ OLSUN

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ






8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanır. Bu gün kadınlar tarafından ve / ya da kadınlar için konferans, gösteri ve eğlence gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir. Kadınlar arası dayanışma ve kadınların toplumdan beklentileri vurgulanır.
Kadınlara özgü bir günün var olması düşüncesi ilk kez, 26-27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında ortaya atıldı ve kabul edildi. Bir çok ülkede her yıl kutlanmaya başladı. İsveç’te ise 1912 yılından itibaren kutlanmaya başladı.
Ancak ilk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde ama her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı tarafından olmuştur.
İki dünya savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanılmaya başlamasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti.
Kaynak: NATIONALENCYKLOPEDIN
İLGİNÇ BİLGİLER
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;1. Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor. 2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.3. Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.Türkiye’den Rakamlar ( Milliyet, 8 Mart 2001)1. Şehirlerde evli kadınların % 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.2. Kadınların % 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.3. Aile içi suçların % 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.
DÜNDEN BUGÜNE "KADINLAR GÜNÜ"


Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1800'lü yıllarda bir tekstil fabrikasında daha iyi çalışma koşulları için greve giden kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamayarak ölmeleriyle gündeme geldi Kadınlar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 8 Mart'ta eşitlik isteklerini daha yüksek sesle dile getiriyorlar.
8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması, uluslararası düzeyde kabul gören bir hal alması 1970'lere rastlasa da, bu tarihe kaynaklık eden olay ve dünya kadınlarının ortak bir gün kutlama isteğinin gündeme gelişi 1800'lerin ortasını bulur. ABD'nin New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar, 1800'lü yılların ortalarından beri daha iyi çalışma koşulları, emeklerinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi yaşam için mücadele vermektedir. Ama bunca yıllık mücadeleye karşın elde edebildikleri pek bir hak yoktur. En sonunda, 8 Mart 1908 günü, haklarını alabilmek için son çare olarak greve giderler. Ancak patronlar bu greve zalim bir şekilde müdahale ederler. Greve giden kadınlar fabrika binasına kilitlenirler. Patronlar bu yolla grevin başka fabrikalara sıçramasını engellemek isterler. Ancak beklenmedik bir şey olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki yangından fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı kaçarak kurtulmayı başarır Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine kurulmuş olan barikatları aşmayı başaramayan 129 kadın işçi yanarak ölür.
Aynı yıl diğer endüstri kollarındaki kadınlar da mücadeleye devam ederler. Kadınların yürüttükleri mücadelenin temelinde seçme ve seçilme hakkı, günlük çalışma saatlerinin, koşullarının ve ücretlendirmenin yeniden düzenlenmesi gibi konular bulunmaktadır. Dünya Kadınlar Gününde bugün de ilk başlarda yapıldığı gibi eşitlik için, bağımsızlık için, politik haksızlıkların ortadan kalkması için, daha iyi yaşama ve çalışma koşulları elde edebilmek için çalışılıyor.
TÜRKİYE'DE 8 MART KADINLAR GÜNÜ
İlk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlayan 8 Mart, 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı.
"Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programında Türkiye de etkilenmiş, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapılmıştır. 1980 askeri darbesinden sonra dört yıl anılmadı 8 Mart. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı.Kadınlar 80'li yıllarda 8 Mart'ı izinli yürüyüş ve şenliklerle kutlayamamışlarsa da, küçük gruplar mütevazi kutlamalarını sürdürdüler. 90'lı yıllarda kadın kuruluşlarının sayı ve çeşitliliğinin artması ile beraber 8 Mart daha geniş bir katılımla kutlanılır oldu.

1 Mart 2008 Cumartesi

ÇİÇEKLER VE YETİŞTİRME

Kesme çiçeklerin süs bitkileri içinde özel bir yeri vardır. Kesilerek toplanan ve buket, sepet, çelenk yapımında kullanılan çiçeklerdir. Kesme çiçekler, dünyada en çok satılan ve ticareti en fazla yapılan süs bitgilleridir. Dünya süs bitkilerinin ticaretinin yarısı kesme çiçeklere aittir

Toprak Hazırlığı
Çiçek yetiştirmeye uygun olan topaklarda kesme çiçek yetiştirmek için toprak iyi şekilde sürülerek veya bel ile işlenerek kabartılır.
Yabancı otlar, kökler temizlenmeli, kesekler parçalanmalıdır. Temel gübre olarak verilmesi gereken potaslı ve fosforlu gübreler ve çiftçilik gübresi çapadan önce verilerek çapa makinesi (Rotovatör) ile toprağa karıştırılmalıdır.
Eğer yeni sera kurulacak ise sürülmüş toprağın üzerine sera kurulur. Sera önceden kurulmuş ise toprak işlemesinden sonra dikim için tavalar ve yolların yapımına geçilir.
Sera içinde tava ve yolları yaparken tavalara genellikle 1.0-1.2 genişlik ve 20-30 m uzunluk verilir. Tavalar arasında yollar ise 0,5 m. genişlikte olmalıdır. Yollar ve tavalar iplerle ayrılır, tavalar tırmık ile tesviye edilir ve dilime hazır hale getirilir.
Dikilecek olan fide veya fidanlar uygun aralıklar verilerek tavalara dikilir ve hemen can suyu verilir. Tavalara dana burnu için hazırlanmış kepekle karıştırılmış yem serpilir.
Buradaki önemli nokta dikimden önce hastalık ve nematodlardan şüphe ediliyorsa toprak ilaçlaması yapılmalıdır. Gerbera gibi hastalıklara duyarlı bitkiler dikilecek ise toprak ilaçlaması mutlaka yapılmalıdır. Toprak ilaçlaması ile topraktaki hastalık etmenleri, nematodları ve yabancı ot tohumları öldüğü için dikilen bitkiler daha rahat büyürler.

3.6. Dikim Sonrası Bakım İşlemleri
Kesme çiçeklerin bakım işleri arasında sulama, gübreleme, ilaçlama gibi işlerin yanında yazın seraların gölgelemesi kış aylarında da don olaylarının önlenmesi ve seraların havalandırılması en başta gelen işlerdendir. Yazın gölgeleme ile sera içi sıcaklık azaltılır, kışın havalandırma ile sera içindeki durgun ve nemli hava dışarıya atılarak bitkilerin daha rahat büyümeleri sağlanır. Aynı zamanda bazı hastalıkların gelişmesi önlenmiş olur.
Kesme çiçek yetiştiriliciliğinde sulama önemlidir. Toprağın balçık yapılmadan, azar azar ve sık sık sulanması bitki köklerinin daha iyi gelişmesini sağlar. Sulama suyu ile yapılacak gübreleme ise, bitki gelişiminin düzenli olması sağlanır. Bu nedenle seraların sulanmasında genellikle damla sulama sistemlere kullanılır.
Çeşitli hastalık ve zararlılar diğer bitkilerde olduğu gibi kesme çiçeklerde de görülür. Bunlara karşı bitki koruma uzmanlarının önereceği kimyasal ilaçlar kullanılır. Ancak topraktan gelebilecek hastalıklara karşı dikimden önce toprak ilaçlanması yapılmaktadır.



Kesme Çiçeklerde Zamanlama
Kesme çiçekler içinde her çiçek türünün istekleri ve yetiştirme yöntemleri farklıdır. Ekim zamanları farklıdır, ama hepsi için geçerli olarak bir nokta vardır:
Kesme çiçekler genellikle Kış aylarında ( Kasım – Mayıs arası) yüksek fiyatla satılırlar. Bu nedenle kesme çiçekler kış aylarında çiçek kesecek şekilde yetiştirmek gerekir.
Bir çok çiçek türünde dikimden veya uç kırımından sonra çiçek kesilmeye kadar geçen zaman araştırmalarla buluşmuştur. Ekim-dikim buna göre ayarlanır. Lale, Frezya, İris gibi bazı soğanlı bitkilerin soğanları özel sıcaklıklarda muamele edilerek normal mevsimden 1,5-2 ay önce çiçek açması sağlanır.
Örneğin, karanfil fideleri Ocak-Şubat aylarında dikilirlerse, bunlardan ilk el çiçekler Temmuzda, ikinci el çiçeklerde Şubatta kesilirler.
Mayıs da dikilirlerse ilk el çiçekler Eylül-Ekim aylarında, ikinci el çiçekler ise Mart–Nisan aylarında kesilirler. Glayöl soğanları dikiminden 2,5-3 ay sonra çiçek açarlar, Frezya soğanları Eylül ayında dikilir ve Aralık başından itibaren 3 ay boyunca sera 15 0C’da tutulursa (ısıtılırsa) Şubat’ta çiçek açar, sera ısıtılmazsa Mart ortası–Nisanda çiçek açarlar, Eylül ayında dikilen Kasımpatı fidelerine 4-5 hafta günde 4 saat ek ışık verilirse çiçekleri Şubat ayında açar. Lale soğanları Ağustos ortasından Kasım ortasına kadar 50C’da tutulur ve Kasım ortasında dikilirlerse çiçekleri Aralık ve Ocak aylarında açar.
Bunlar gibi pek çok uygulama ile kesme çiçeklerin çiçek açma zamanları ayarlana bilir. Çiçek açma zamanlarını ayarlamak kesme çiçek yetiştiriciliğinde çok önemlidir.

Demet yapılmış Karanfiller























Tarlada yetiştirilen kesme çiçeklerden Lale

















Kesilmiş ve demetlenmiş “Frezya” çiçeklerine kovalarda su çektirme

























Tarladan yetiştirilen kesme çiçeklerden “Şebboy”
























Soğanlı kesme çiçeklerden “ Lilium”