26 Şubat 2008 Salı

GÜZEL İZMİR
















Meryem ana evi








Hristiyanlığın kutsal anası Meryem Ana'nın Evi, Bülbül Dağı üzerinde bulunmaktadır. 1891 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Hristiyanlar tarafından "Panaya Kapulu" olarak da adlandırılan kutsal yerin MS. 4. YY'da inşa edildiği tahmin edilmektedir. Meryem Ana'nın Mezarı da Panayır Dağı'nın kuzeydoğu eteğindedir. Yıllar boyu her 15 Ağustos'da Meryem Ana Evi'nin bulunduğu Panaya Kapulu'da dinsel törenler düzenlenmiştir. 1957 yılında Papalık da burasının Meryem Ana'nın Evi olduğunu onaylamış ve Hristiyanlık için "Hac Yeri" ilan etmiştir.Hz. İsa, çarmıha gerilişinden kısa bir süre önce annesini, arkadaşı ve havarisi olan St. Jean'a teslim etmiştir. St. Jean da, Hz. İsa'nın çarmıha gerilişinden sonra Meryem Ana'nın Kudüs'te kalışını sakıncalı bularak, onu yanına alıp kaçırmış ve Bülbül Dağı'na getirmiştir. Kutsal bakire, ST. Jean tarafından gizlendiği Bülbül Dağı'nda 101 yaşına kadar yaşamını sürdürmüştür. Hrıstiyanlığın kabulünden sonra Bülbül Dağı'nda 'Hac' şeklinde bir kilise inşa edilmiştir. St. Jean Efes'te yaşamış ve söylentiye göre İncil'i burada yazmış ve burada ölmüştür.

Kel kalmayacaksınız

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Can Ceylan, fototerapide iki tür ışın verildiğini söyledi. Doç.Dr. Ceylan, bir grup hastada ultraviyole A adını verilen ışının kullanıldığını anlatırken, şöyle devam etti:Işın uygulaması"Bu hastalara önceden 'Psovaleren' denilen ışığa duyarlılığı arttırıcı ilaçlar veriliyor. 2 saat sonra özel kabinlerde tüm vücuda ışın uygulanıyor. Bu tedavi haftada 2- 3 kez tekrarlanıyor. Aynı yöntem saç dökülmelerinin yanı sıra sedef hastalığında da kullanılabiliyor. Olumlu cevap alınırsa tedaviye belirli süre daha devam ediliyor. Ultraviyole B ışınlarında hastaya yine özel kabinlerde ağızdan ilaç vermeden direkt ışın uygulanıyor. Işın tüm vücuda verildiği gibi belirli bölgeye lokal olarak da uygulanabiliyor. Bu sayede kıl dibinde saç dökülmelerine neden olan hücreler ortadan kaldırılarak, saçların uyarılması sağlanıyor."Saç dökülmelerinin birçok nedeni olabileceğini anlatan Doç.Dr. Can Ceylan, şöyle konuştu:Hormonal faktörler etkin"Bunlar arasında hormonal faktörler, stres, yanlış kozmetik madde kullanımları yer almaktadır. Hormonal nedenlerle erkeklerde daha erken yaşlarda saç dökülmelerine rastlanmaktadır. Bayanlarda da özellikle hamilelik, menopoz dönemlerinde saç dökülmeleri ortaya çıkabilmektedir. Yine çocukluk döneminde lokal saç açılmalarına rastlanmaktadır. Çocuklara yönelik olarak uygulanan tedavilerde psikolojik destek ön plana çıkmaktadır."

Kanser tedavilerinde neden saç dökülür

Kanser tedavisi mutlaka saç dökülmesine neden olur mu?
Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlardan önemli bir kısmı saç dökülmesine neden olur, ama her ilaç dökmez. Bir hastanın tedavisinde kullanılacak ilaç saç dökmesine veya dökmemesine göre değil ilacın etkinliğine göre seçilir. Önemli olan hastayı tedavi edebilmek, enazından hastaya yararlı olabilmektir. İlaç tedavisi ile dökülen saç tedavi bitiminde tekrar çıkar, hastanın saçı eski halini alır
Kemoterapi neden saç döker?
Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için kansere karşı ilaçlar kullanan bir tedavi yöntemidir. İlaçlar kanser hücrelerine saldırarak büyümelerine engel olmak suretiyle çalışır. Ancak ne yazık ki kıl kökleri gibi aynı zamanda bedendeki normal hücreleri de etkileyebilir. Bu da “alopecia” olarak bilinen saç dökülmesine neden olur. Kanser hücrelerinden farklı olarak normal hücreler kendilerini çabuk yeniler. Dolayısıyla kemoterapi sonucunda saçlar döküldüğünde tedavinin bitiminde yeniden uzarlar.
Bütün kemoterapi ilaçları saç dökülmesine neden olur mu?
Hayır. Kimi zaman bu dökülme o kadar az olur ki fark edilmez bile. Ancak bazı insanlar, geçici olarak kısmi ya da tam kellik yaşayabilirler. Bazı kemoterapi ilaçları ise vücudun başka yerlerindeki tüylerin dökülmesine neden olur, kaşlar, kirpikler, göğüs, koltukaltı bacak ya da pübik tüyler gibi. Dökülen tüy miktarı, kullanılan ilaca, kullanılan doza ve vücudun ilaca verdiği tepkiye bağlıdır... Bazı kanser tedavileri gören kadınlar kılların azalmasını “birkaç ay boyunca bacaklardaki, kasıklardaki ya da koltukaltlarındaki kılları almamanın yarattığı keyif” olarak da yaşayabilirler. Eğer kıl dökülmesi ortaya çıkacaksa, ki bu genellikle kemoterapiye başladıktan sonraki birkaç hafta içinde ortaya çıkar, nadiren bunun ilk birkaç günde görüldüğü de olur. İlk olarak saçı tararken, yıkarken ya da sabah yastığa dökülen saçlardan fark edilir. Bazı kişilerin ise saçları sadece incelir, kurur ve kolay kırılır hale gelir. Bazı insanlarınki ise birkaç hafta boyunca saç kalmayana kadar dökülmeye devam eder. Kimi zaman saç kaybı bir iki gün içinde olur ancak bu pek te sık karşılaşılan bir durum değildir.
Kemoterapi ile dökülen saçlar yeniden çıkar mı?
Saçlar tedavinin tamamlanmasından önce bile yeniden çıkmaya başlayabilir. İlk başlarda saçlar çok ince olacaktır ama 3-6 ay arası bir sürede eski haline geri gelir. Saçın eskisinden daha dolgun ya da kıvırcık olması mümkündür, hatta rengi de bir miktar farklı olabilir. Kimi zaman bu koyu renk ve beyaz saçın bir karışımı olarak ortaya çıkar.
Işın tedavisi – Radyoterapi de saç dökülmesine neden olur mu?
Radyoterapi kanser hücrelerini yüksek enerji yüklü ışınlarla yok etmeyi amaçlayan bir tedavi yöntemidir ve normal hücrelere mümkün olduğunca az zarar vermeye çalışır. Kemoterapiden farklı olarak radyoterapide sadece tedavinin uygulandığı bölgede tüy dökülmesi görülür. Örneğin eğer radyoterapi başa uygulanmaktaysa muhtemelen saçlarda bir miktar dökülme olacaktır. Eğer meme kanseri için tedavi yapılıyorsa ve bu koltuk altını da içeriyorsa, koltuk altı kılları dökülecektir...
Saçların dökülmesinin bu tedavi sırasında psikolojik etkisi nasıl olur?
Kadın olsun erkek olsun birçok kişi, saçlarını görünüşlerinin önemli bir parçası olarak algılar. Bazıları için saçlarının dökülmesi öfke, kızgınlık, utanç gibi duygulara neden olabilir. Tedavi süresince hastalar birçok değişiklikle baş etmek durumunda kalır, bunların üzerine bir de saçların dökülmesi son damla gibi gelebilir. Bunun yanı sıra saçların kaybı kişiye “kanser” olduğunu sürekli olarak hatırlatarak kendini zayıf, çaresiz ve “damgalanmış” gibi hissettirebilir. Eğer kaş ve kirpikler de döküldüyse bu daha da rahatsızlık verebilir. Gösterilen tepkiler tamamen normaldir ve saçların dökülmesini kabullenmek zaman alacaktır. Saçların dökülmesi bazı kişiler için “şok” edici olarak bazı kişiler içinse “beklediğim kadar kötü değil” şeklinde ifade edilebilir. “Beklediğim kadar kötü değildi” ifadesini kullanan bir kadın “saçların dökülmesi o kadar da kötü bir şey değil, farklı peruklar ve saç modelleriyle görünüşümü hergün yenileyebiliyorum, aslında daha öncekinden çok daha fazla iltifat alıyorum, hatta insanlar “saçımı nerde yaptırdığımı” bile sorabiliyor peruğum için” şeklinde duygularını bizimle paylaşmıştı. Saçların dökülmesine diğer kişilerin verdiği tepkiler de bununla baş etmeyi zorlaştırabilir. Bazen saçsız görünümden rahatsız olan ve aslında ne diyeceklerini de pek bilemeyen insanlarla biraradayken, bu konuyu önce sizin açmanızın faydası olabilir. Bu konuda kişinin rahatça konuştuğunu gördüklerinde muhtemelen daha fazla yardımcı olmaya çalışacaklardır. Saçları dökülmüş başka kişilerle de konuşulabilir ve muhtemelen kişiler birbirlerine işe yarayacak önerilerde bulunabilirler. Kanser tedavileri nedeniyle ortak problemler yaşayan kişiler için oluşturulan destek gruplarına katılınabilir.
Bu dönemde peruk kullanmayı öneriyor musunuz?
Elbette öneriyoruz, ama bazı hastalar saçlarını iyice traş edip peruksuz dolaşmayı dahi tercih edebiliyorlar. Peruk takan kişiler her ne kadar herkesin bunu fark edeceğini varsayıyorlarsa da durum pek de böyle değildir. Günümüzde insanların saçlarının modelini ve rengini tamamen değiştirmeleri son derece normal bulunmakta hatta desteklenmektedir. İnsanlar çoğunlukla çocukları kendilerini saçsız görünce korkacak diye endişe eder, ancak çocuklar genellikle bu tür değişiklikleri yetişkinlerden daha kolay kabullenir. Gerçekte saç dökülmesinde yaşanan, algılanan şey bir “kayıp” yaşantısıdır. Bazı kanser hastaları ve yakınları kanser gibi bir hastalıkla yaşarken saç dökülmesine takılmanın bir ayrıntı, kibir olduğunu düşünebilir. Burada önemli olan nokta şudur ki; içinde yaşanan kültürün tavrı ne olursa olsun, kayıp insanları farklı şekillerde etkiler. Saçları dökülen bazı insanlar bundan rahatsız olmaz. “dazlak güzeldir” diye kafalarını kazıyabilirler. Yul Brenner “Kral ve Ben” filminden sonra bir daha hiçbir zaman saçlarını uzatmamış ve bütün kariyerini bu görünüşü üzerine kurmuştu. Bazı insanlarsa, tam tersi olarak yoğun bir kayıp hissi yaşayabilirler. Kaygılı ve depresif olabilir, kendine güvenlerini kaybedebilir ve kendilerini dünyadan gittikçe daha fazla çekebilirler. Peruk takmak gibi kelliği saklama çabaları, koşmak, yüzmek, spor yapmak ya da terleyecekleri ya da rüzgarlı yerlerde olmak gibi bazı şeylere engel olabilir. Yakın ilişkiler kurmaktan kaçınır olabilirler. Bunlar da fiziksel ve duygusal sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu durumda saç dökülmesiyle ortaya çıkan kaybı geçiştirmeye çalışmak sadece bir “ayrıntı”, bir “kibir” midir?
Saç bakımı…
Hafif saç bakım ürünleri kullanın, bebe şampuanı gibi ve saçların ve saç derisinin kurumasını önleyen ürünler olmalarına özen gösterin. Saçınızı yumuşakça tarayın, bebek fırçası kullanabilirsiniz, özellikle saç deriniz hassassa. Kalın taraklar kullanın. Gece bone ya da benzeri bir şey takın. Bu kökleri gevşemiş olan saçlarınızı koruyacaktır. Saç kurutma makinesinin fazla sıcak olmamasına özen gösterin, bu saçlarınızı kurutup kırılmalarına sebep olacaktır. Saçınızı sıkı sıkı toplamamaya özen gösterin, bu saçlarınızı kırıp zarar verebilir. Bigudi takıp yatmayın.Dengesiz beslenme, stres ve alkol saçınızı kötüleştirir, dolayısıyla mümkün olduğunca iyi beslenin (bol bol meyve sebze yiyin), alkol alımınızı ve mümkünse stres yaratan durumları kontrol altına alın. Saç derisine hafifçe masaj yapmak saç diplerindeki kan dolaşımını geliştirir. Perma yaptırmayın, bu saçınızı daha da kurutur. Doğal saç boyaları kullanın.
http://www.sacimdokuluyor.com/news_detail.php?id=66&lang=tr

25 Şubat 2008 Pazartesi

UN KURABİYESİ















Un kurabiyesi en basit kurabiye olarak bilinir ama nedense kıvamını herkes tutturamaz.
Övünmek gibi olmasında arkadaşlarım beğeniyor....
AFİYET OLSUN

Malzemeler:
1 paket margarin(ben hafiften tavada eritiyorum)
3 yemek kaşığı şeker(çoğu kişi pudra şekeri koyuyor ama ben şekeri tercih ediyorum)
Yarım paketten az fazla kabartma tozu(tamamını koyunca acımsı oluyor)
Aldığı kadar un
üzeri için pudra şekeri
Margarin ve şekeri karıştırıp şekeri eritiyoruz daha sonra unu ve kabartma tozunu katıyoruz(elenmiş olursa iyi olur)hamuru yoğuruyoruz (biraz sert olursa iyi olur)daha sonra ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlıyoruz hafifçe üzerine bastırıp yağlanmış tepsiye dizip 180 derecede pişiriyoruz(kızarmayacak).

24 Şubat 2008 Pazar

Farklı bir havlu kenarı







Sizleri bilmem ama bana değişik geldi fenada olmamış hani

23 Şubat 2008 Cumartesi

Mutfakta pratik bilgiler

Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız. Unla beraber çöplerde düşer
Çorbanızın tuzu fazla kaçtıysa, bir patatesi kabuklarını soyup ikiye kestikten sonra, çorba tenceresinin içine atın.
Çorbanız çok sulu olduysa, hazırlayacağınız bir meyaneyle kıvamını ayarlayabilirsiniz. Bunun için iki kaşık eritilmiş? margarini bir kaşık unla karıştırıp ve bu karışımı pişmekte olan çorbanıza yavaş yavaş ekleyin.
Limondan daha fazla su elde etmek istiyorsanız, limonu yıkayıp kuruladıktan sonra çatal ile bir kez delin, sonra suyunu sıkın
Jöle, puding ve sosların üzerine, pişer pişmez çok ince bir kat eritilmiş tereyağı veya krema sürün. Kabuklanma ve gözenekler yok olacaktır.
Bazı et yemeklerinde sirke ve şeker kullanılması, o yemeğe lezzet katar. Yarım bardak suya üç çay kaşığı sirkeyle birlikte, yarım çay kaşığı da şeker katarsanız, lezzeti damaklarınızda hissedeceksiniz.
Havucu kaynar suda haşladıktan sonra onları hemen soğuk suyun içine atacak olursanız, renklerini kaybetmelerinin önüne geçmiş olursunuz.
Pişirdiğiniz ciğerin daha lezzetli olmasını istersiniz, kuşkusuz. Ciğeri pişirmeden yarım saat kadar önce sütün içinde bir süre bırakın. Bu şekilde tadı daha çok hoşunuza gidecektir.
Sosisleri su kaynarken değil dLahana yapraklarını, özellikle dolma yapmak için ayıklarken kök kısımlarını bıçakla oyarak ayırın ve lahananın başını sıcak suyun içine yerleştirin. 5 dakika bekletin ve oradan soğuk suyun içine aktarın. Böylece lahanın yaprakları, yırtılmadan kolayca birbirinden ayrılacaktır.
e soğukken koyun kabın içine. Bundan başka çok az olmak şartıyla süt de ekleyin ve çok harlı ateşte pişirmeyin. Bu şekilde çatlamalarını önlemiş ve de daha lezzetli olmalarını sağlamış olursunuz.
Soğanları soyarken gözlerin yanmaması için soğanlara sirke serpilir.

21 Şubat 2008 Perşembe

Zeytinyağlı barbunya


Şöyle bol limonlu
barbunya nasıl olur
sizce

18 Şubat 2008 Pazartesi

Allık sürme sanatı

Allığını sürdüğünde Kelly Osbourne’a mı benziyorsun? İşte sana makyajın en önemli “detayı” olan allık sürmenin püf noktaları… Renk tonları 1- Şeftali: Açık tenli ve sarışınsan bu renk tam sana göre. 2- Pembe: Buğday tenli ve kumrallar bu tonları tercih etmeli. 3- Toprak: Esmerler yüz hatlarını belirginleştirecek kahve tonlarını kullanmalılar. Gölge oyunları Allık, sadece yüzünü renklendirmekle kalmaz, aynı zamanda çeşitli gölgelendirmelerle yüz hatlarının daha belirgin olmasını sağlar. İşte bunun için yapman gerekenler…
Yüzün ovalse,Kalem veya stick allığınla elmacık kemikleri ve çenene küçük çarpı işaretleri yap. Sonra da bunları parmağınla hafifçe dağıt. Yüzün yuvarlaksa,Yüzünü daha ince göstermek için, fotoğraftaki gibi her iki kaşının üst kısmına, şakaklarına ve alt kısmına küçük çarpılar yapıp, yine parmaklarınla dağıt.Yüzün uzunsa,Yüzünün daha oval görünmesini sağlamak için allığını saç diplerine elmacık kemiklerine ve çenene uygulayıp, iyice dağıt. Dilersen üzerine bir kat transparan pudra sürerek daha yumuşak bir görüntü elde edebilirsin.Hangi allık nasıl sürülür?Toz allıkToz allıklar cilde mat bir görünüm verir. Fazla pratik değildir ama gün boyu kalıcılığını sürdürür. Nasıl uygulayacağına gelince… Büyük allık fırçanı toz allığının üzerine sürüp, fazlalığını hafifçe silkeledikten sonra, elmacık kemiklerine uygula. Gölge yapmak için allığının bir ton koyusunu şakaklarının alt kısmına ince bir çizgi şeklinde sürüp iyice dağıt. Fazlalığını kağıt peçeteyle alıp, üzerine bir kat transparan pudra sür.Kalem allıkEn küçük çantaya bile rahatlıkla sığdığından ve fırça gerektirmediğinden son derece pratiktir. Kalemi fotoğraftaki gibi bir sıra halinde şakaklarına sürüp, iyice dağıt. Daha parlak bir görünüm için, üzerine nemlendirici sür.Likit allıkCilde bebeksi bir pembelik vermek için daha iyi bir yol olamaz! Çok yaygın olmasa da büyük cosmo-shop’larda rahatlıkla bulabileceğin likit allıklar, tıpkı oje gibi şişe ve fırçadan oluşur. Fırçayı şişeye daldırıp, fazlalığını silkeledikten sonra yanaklarına çizgiler halinde sürüp, pamuk yardımıyla iyice dağıt.Stick allıkFırça gerektirmeyen ve cilde ekstra parlaklık kazandıran stick allığı uygulamak çok kolay. Tek yapman gereken bulamaç gibi bir görüntüye meydan vermemek için, stick allığını önce elinin üzerine sürmen ve parmaklarınla alıp, stratejik bölgelere uygulaman. Elmacık kemikleri ve burnunun üzeri bu iş için çok uygun!

kaynak:http://www.kadinca.net/modules.php?name=News&new_topic=7

15 Şubat 2008 Cuma

CİLDE GÖRE PARFÜM

Parfüm kullanımının ilk şartı, cildin tüm kokulardan arınmış yani temiz olmasıdır. Parfümünüzün daha kalıcı olmasını istiyorsanız duş veya banyo sonrasında sürün: gözeneklerin açık olması cildin kokuyu daha iyi emip tutmasını sağlar. Banyo sırasında parfümünüzün yan ürünlerini kullanmak da kokuyu katlayacaktır.
Cilt tipi de parfümün kalıcılığıyla yakından ilgilidir. Yağlı ciltlerde parfümler daha kalıcıdır. Bu durumda cildiniz kuruysa daha fazla parfüm sürmeniz gerekir.
Cildin asit oranı da parfümün kalıcılığını etkiler:- Asitli ciltlerde ağaçsı ve baharatlı kokular daha kalıcıdır.- Asit oranı az ciltler (hassas ve kuru) ise çiçeksi kokuları daha iyi tutar.
Sıcak günlerde daha hafif parfümler kullanın. Parfümün kokusu sıcak ve nemde daha kuvvetlenir. O halde, daha baskın ve egzotik olanları sonbahar ve kışın, hafif olanları ise yaz aylarında kullanın.
Peki, sabah, öğle, akşam aynı şekilde mi parfümlenmek gerekir? Kesinlikle hayır. Parfümlendiğiniz anda etrafınızda yaklaşık 3 metre çapında bir koku çemberi oluşturursunuz. Bu nedenle bulunduğunuz ortamlar ve günün bölümlerini göz önüne alarak parfüm konsantrasyonlarıyla ve koku aileleriyle oynamanız gerekir. Gündüz: Sabahın erken saatinde otobüste, metroda veya iş yerinde insanları rahatsız etmemek gerekir. Metro, otobüs gibi toplu taşım araçlarında, parfüm kokusu, hoş olmayan sonuçlar doğurabilir; örneğin, migreni tahrik edebilir, mide bulantısı, baş dönmesine neden olabilir. Sabah parfüm sürmek konusunda kararsız kalan ama iyi kokmayı da isteyenler için ideal olan, eau de cologne, eau de toilette ya da deodorant, krem gibi bir yan ürünle parfümlenmektir.Eğer sabahları parfüm sürmeyince kendini çıplak hisseden gerçek bir parfüm tutkunu iseniz, meyve koku ailesinden bir parfüm tercih edin.
Öğleden sonra: Öğleden sonra kullanılan parfümler her yere ulaşabilen, hayatın tatlılığını yansıtan parfümler olmalı. Çiçek veya meyve ailesine ait iyi yayılan ama ağır olmayan kokular seçin. İki ayrı parfüm kullanıyorsanız öğleden sonra daha vurgulu olanını tercih edin. Aynı parfümü kullanıyorsanız sabah eau de toilette, öğleden sonra eau de parfum kullanın.
Gece: Parfüm özünün kullanılacağı tek zamandır: ya şimdi, ya hiçbir zaman! Parfüm özleri saatler boyunca vücutta kalır, adeta ikinci deriniz olur. Koku aileleri içinde gece kullanıma en uygun olanlar, şık kıyafetlerle uyum sağlayan, iştahlı notalar içeren, gizemli, ipekli ve ağır kumaşlarla uyumlu olan şipre ve oryantal koku ailesine ait parfümlerdir.
kaynak:ailem.com

Kalp doktoru Mehmet Öz gençlik iksirini açıkladı

Ünlü kalp doktoru Mehmet Öz, ABD'de Oprah Winfrey'in şovunda anlattığı ömrü uzatan içeceğinin formülünü açıkladı..
ABD'de yaşayan ünlü Türk kalp cerrahı Prof. Mehmet Öz'ün hazırladığı "yeşil içecek," Amerika'da moda oldu. Ünlü talk şovcu Oprah Winfrey'in programında, formülü kendisine ait "gençlik iksiri" adını verdiği içeceği tanıtan ünlü doktora, binlerce mail geldi.
Yazdığı diyet kitapları Amerika'da satış rekorları kıran Prof. Öz'ün sağlık iksiri, Oprah Winfrey beğenip önerdikten sonra bir anda en popüler içecekler arasında yerini aldı. Oprah Winfrey'in programına katılıp evde bu karışımı hazırlamanın yollarını anlatan Öz, gençlik iksirinin formülünü SABAH'a verdi.
Günde 3-4 bardak içilmesi önerilen, doping etkisi yapan, kilo aldırmayan ve uzun bir yaşam sürmeyi sağlayan formül anti-aging ilacı olarak da kabul ediliyor. Sekiz farklı sebzeyle hazırlanan karışım, bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor, içindeki anti oksidanlar uzun ve genç bir hayat sürmeye destek oluyor. Çoluk çocuk herkes tarafından tüketilebiliyor.
Diyet yapanlara bu karışım yardım ediyor, beslenme ihtiyaçlarını sağlıyor. Prof. Dr. Mehmet Öz "Aslında amacım dünyadaki ev kadınlarını eğitmek. Çünkü, onlar çocuklarına, eşlerine bakıyor. Kadınları eğiterek toplumun geneline sağlık bilinci kazandırmak mümkün" diyor.
NASIL HAZIRLANIYOR?* 2 kâse ıspanak (İyiceyıkayıp karışımın içine çiğ olarak koyabilirsiniz).* 2 salatalık.* 1 kereviz.* Dörtte bir çay kaşığızencefil kökü.* Maydanoz.* İki elma.* 1 tutam ıhlamur.* Yarım limon Bu sebzeleri karıştırıp,suyunu çıkardıktan sonragünde 3-4 bardak için.
Alıntı:Sabah gazetesi

13 Şubat 2008 Çarşamba

Bunlarda ilgilenenlere panço-netten




Bayanlar için kazak modelleri-netten
















CİLTTEKİ YAŞLANMAYA ENGEL OLMAK

Yaşlanmaya etki eden faktörler:
Beslenme ve diyet: Su, lipit, selenyum, E vitamini, C vitamini, A vitaminininrolleri tartışılmaz. Alkolün olumsuz etkileri var. Sigara kullanımındaise kan akımı engellenerek cilt yapısında bozulmalar oluyor, kırışıklıklarartıyor. Deride nem oranı azalıyor, dudak ve ağız kanserlerinde artışoluyor. Yara iyileşmesi bozulup çeşitli cilt hastalıklarında artış da oluyor.Genetik faktörlerHormonlar: Menopoza giren kadınlarda östrojen eksikliği ile cilt yaşlanmasında artış olur. Benzer durum andropoza giren erkeklerde de gözlenir.
Yaşlanmayı engellemek elinizde
Cildimizdeki yaşlanmanın önüne geçebilmek için gönümüzde pek çok yöntem bulunuyor.
Güneş koruyucuları: Cilt yaşlanmasının önüne geçmek için öncelikle güneşin olumsuz etkilerinden korunmak gerekiyor. Bunun için de güneş koruyucuları öneriliyor. Doktor tavsiyesi ve kontrolüyle A, E vitamini ve östrojen ile kırışıklıklar azaltılabilir. Nemlendirici kullanımı ise deriye gergin ve pürüzsüz bir görünüm sağlar.
Günümüzde bu amaca yönelik olarak satılan çok sayıda kozmetik ürün mevcut. Çok iyi ve pahalı olsalar da her cilt tipinde olumlu sonuç vermeyebilir, hatta bazen istenmeyen reaksiyonlara yol açabilir. Bu yüzden öncelikle test edilmeli.
Makyaj sonrasına dikkat: Cilt yaşlanmasının önüne geçilmesinde makyaj sonrası bakımı da çok önemli. Cilt makyajdan sonra mutlaka çok iyi temizlenmeli, temizleme sütlerinden sonra bile artık kalmaması için su ile durulanmalı. Çünkü yağ salgısı fazla olan ciltlerde örtücü ürünler gözenekleri kapatarak, salgının birikimine neden olabilir. Zamanla bu salgıda mikroorganizmalar gelişmeye başlayabilir. Sivilceli ciltlerde bunları sıkmak ve oynamak, kistlere ve kalıcı izlere neden olabilir.
Nemlendiriciler: Kuru bir ciltte ise nemlendirici kullanmak zorunludur. Cildimiz için dermatoloji uzmanı tarafından yazılan reçetelerde tavsiye edilen ürünleri kullanmak da bir diğer önemli noktadır.
Peeling (cilt soyma): Cilt yaşlanmasının önüne geçen bir diğer uygulama ise halk arasında cilt soyma olarak bilinen peeling. Bu uygulamanın uzun vadede kollajen yapımını artırarak yaşlanma etkilerini giderdiği biliniyor. Bunun yanı sıra ciltteki lekelerin, sivilce ve izlerinin, siyah noktaların, çukur izlerin, ince kırışıklıkların ve kıl dönmelerinin tedavisinde de çok başarılı sonuçlar alınıyor.
Dolgu: Cilt ile uyumlu, test gerektirmeyen, güvenli birtakım dolgu maddeleri kullanarak mevcut kırışıklıklar yok edilebiliyor. Bu yöntemle kırışıklıklar giderilirken dolgun ve biçimli dudaklara da kavuşmak mümkün. Dolgu işlemi ayrıca alt-üst dudak arasında hacimsel dengesizliklerin giderilmesinde de kullanılıyor. Dolgu işlemi ile önceden mevcut çukur yaralanma veya sivilce izlerini de tedavi ediyor.
Botox: Özel bir bakteriden üretilmiş, doğal, saflaştırılmış protein esaslı bir ilaç olan Botox ile mevcut kırışıklıklardan kurtulmak mümkün. Özellikle kaşçatma, alın ve göz çevresi kırışıklıklarında bu uygulamadan mucizevi sonuçlar alınıyor. Bu yöntemle kişinin arzu ettiği oranda kaşlarını kaldırmak damümkün.
Botox’un etkisi 3-7 günde başlıyor, 10-15 günde yerleşiyor, ortalama 6 ay kadar da devam ediyor.
http://www.herturlu.org/ciltteki-yaslanmaya-engel-olmak/

11 Şubat 2008 Pazartesi

MUZLU RULO PASTA


Malzemeler:1 sb.un-1 çay k.kabartma tozu 3 tane yumurta
1 sb. şeker
Kreması için:3 y.k nişasta 3 sb.süt
İçi için :2 tane muz
Üzeri için :1 paket krem şanti 1 sb süt
not :tepsinin içine yağlı kağıt seriyoruz

Hamurun Yapılışı:yumurtaları ve şekeri karıştırıp iyice çırpıyoruz sonra unu ve kabartma tozunu ilave edip karıştırıyoruz.Dikdörtgen tepsinin içine yağlı kağıdı serip hazırladığımız hamuru döküp 180 derece pişiriyoruz.(fazla kızarmayacak)
kremanın hazırlanışı:sütü ve nişastayı karıştırıp ocakta pişiriyoruz.hazırladığımız kremayı fırıdan çıkardığımız hamurun üzerine sürüyoruz daha sonrada muzları koyuyoruz yağlı kağıdın yardımıyla rulo şeklinde sarıyoruz.hazırldığımız krem şantiyi de üzerine sürüp 1 saat dolapta bekletip servis yapıyoruz.

10 Şubat 2008 Pazar

DOĞAL CİLT BAKIMI

ÖNEMLİ NOT : Maskelerinizi hazırlarken mümkünse cam bir kase ve karıştırmak için de cam bir çubuk veya tahta kaşık kullanmanızı öneririz.
Kırışıklık Maskesi : Bir miktar ıhlamurun çiçek ve yapraklarını ezin. Daha sonra süt ve salatalık suyu ilave ederek krem kıvamına gelinceye kadar yoğurun ve yatmadan önce cildinize sürün. Haftada iki defa uygulayabilirsiniz.
Kırışıklık Maskesi 2 : Aynı miktarlarda acı badem yağı, pirinç unu ve 1 yumurtanın sarısını bir kabın içinde iyice karıştırın. Daha sonra krem kıvamına gelinceye kadar süt ilave ederek yoğurun. Hazırladığınız kremi banyodan bir saat önce cildinize masaj yaparak sürün. Haftada bir kez uygulayabilirsiniz.
Cilt Lekeleri İçin Maske : Birkaç tane havucu rendeleyerek suyunu çıkarın. Havucun suyuna sırasıyla biraz killi toprak daha sonra merhem kıvamına gelecek kadar zeytinyağı karıştırıp yoğurun. Bu merhemi günde bir defa lekeli cilde sürün. Bir süre sonra lekelerin kaybolduğunu göreceksiniz.
Cilt Lekeleri İçin Maske 2 : 1 yumurtanın akına 1 limonun kabuğunu rendeleyin ve krem kıvamına gelinceye kadar karıştırın. Gerekirse biraz daha limon kabuğu rendesi koyabilirsiniz. Hazırladığınız karışımı banyodan bir saat önce cildinize masaj yaparak sürün.
Cilt Lekeleri İçin Maske 3 : 1 adet elmanın suyunu 1 adet limon suyu ile karıştırın. Daha sonra karışımın içine biraz zeytinyağı ve süt ilave edip pomat kıvamına gelene kadar kısık ateşte kaynatın. Hazırladığınız bu pomadı soğuduktan sonra cildinize masaj yaparak günde bir defa sürün.
Parlak Bir Cilde Sahip Olmak İçin Maske : İki avuç hercai çiçeğini kurutup döverek toz haline getirin ve ince bir elekten geçirin. Daha sonra krem kıvamına gelecek kadar ısıtılmış bal ilave edip iyice karıştırın. Hazırladığınız karışımı yatmadan bir saat önce cildinize sürün ve ılık su ile yıkayın.
Parlak Bir Cilde Sahip Olmak İçin Maske 2 : 2 adet turpu suda iyice pişirip ezin. Elde ettiğiniz lapaya krem kıvamına gelecek kadar biraz süt, biraz bal ve biraz badem yağı ilave ederek iyice yoğurun. Bu kremi tüm vücudunuz ve cildiniz için banyodan bir saat önce kullanabilirsiniz.
Kırışıklıklar İçin Ballı Maske : 4 çorba kaşığı balı 1 fincan limon suyu, 2 adet yumurtanın akı ve 1 çorba kaşığı badem yağını iyice karıştırın. Daha sonra bu karışıma yüze sürülecek kıvama gelene kadar yavaş yavaş süt ve patates unu ilave edin. Son olarak karışımı kısık ateşte 5 dakika kadar bekletip ılıklaştıktan sonra yüzünüze maske olarak uygulayın. Bu maske ciltteki kırışıklıklar için çok etkilidir. Ciltte en az bir saat bekletilmesi ve ılık su ile yıkanması gerekir.
Kırışıklıklar İçin Lavantalı Maske : 1 su bardağı dolusu lavanta çiçeğini 1 bardak portakal suyunun içinde kısık ateşte biraz ısıtın. Daha sonra 1-2 dilim kabuğu soyulmuş salatalık ile birlikte iyice ezin ve 1 yumurta sarısı, biraz bal, biraz mısır unu ilave edip krem kıvamına gelene kadar yoğurun veya karıştırın. Hazırladığınız kremi birkaç saat buzdolabında dinlendirdikten sonra cildinize uygulayabilirsiniz.Bu maskeyi 1 ay boyunca haftada 2 defa kullanırsanız hem kırışıklıklarınızdan hem de sivilcelerinizden kurtulabilirsiniz.
* Normal ve kuru cilt için elma maskesi: Kabuğu soyulan bir elma, ince ince rendelenir ve 1 yemek kaşığı dolusu krema ile iyice karıştırılır. Yüze, boyuna ve dekolteye uygulanır ve 10 dakika etkilemeye bırakıldıktan sonra ılık su ile durulanır.
* Yağlı cilt için çökelek maskesi: 4 yemek kaşığı dolusu çökelek, 10 ml adaçayı, destile suyu, 10 ml gülsuyu, 1 kahve fincanı ılık süt mikserde iyice karıştırılır. Yüze ve boyuna uygulanarak 30 dakika etkilemeye bırakılır.
* Yağlı cilt için zencefil kompresi: 1 bardak zeytinyağı hafifçe ısıtılır, 1 yemek kaşığı dolusu öğütülmüş zencefil yağa iyice karıştırılır ve 1-2 saat bekletilir. Bu karışımın emdirildiği bez parçaları yüze uygulanır ve 20 dakika etkilemeye bırakılır.
* Kuru cilt için buğday kırması maskesi: 100 gr kırılmış buğday, krem haline gelebilecek ölçüde zeytinyağı ile mikserde karıştırılır. Yüzde 15 dakika etkilemeye bırakılır.
* Olgun cilt için havuç maskesi: 1 yumurta sarısı, yarım tatlı kaşığı zeytinyağı ve bir tatlı kaşığı dolusu havuç suyu iyice karıştırılır. Yüze, boyuna ve dekolteye sürülerek, 20-30 dakika etkilemeye bırakılır.
* Yağlı cilt için salatalık maskesi: Soyulmuş salatalıktan kesilen 5 kalın dilim mikserde püre haline getirilir, 2 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 2 tatlı kaşığı susam yağı, 1 yumurta sarısı iyice çırpılır ve hepsi mikserde iyice karıştırılır. Yüze ve boyuna uygulanarak, 45 dakika etkilemeye bırakılır.
* Kuru cilt için avakado maskesi: Olgun bir avokado meyvesi kabuksuz olarak çatalla ezilir ve yarım tatlı kaşığı bal, bir tatlı kaşığı elma sirkesi ile iyice karıştırılır. Bu karışım daha sonra bir yumurta sarısı ile karıştırılır ve içine 3 yemek kaşığı dolusu zeytinyağı eklenir. Cilde 20-30 dakika uygulanması yeterli olur.
* Olgun cilt için yeşil çay maskesi: Bir bardak su kaynatılır ve 5 dakika bekletilir. 1 yemek kaşığı dolusu yeşil çay eklenerek, 5 dakika demlendirilir, süzülür ve soğumaya bırakılır. Bu arada, 3 yemek kaşığı bademyağı ve 1 yemek kaşığı dolusu çiçek balı iyice karıştırılır. Yeşil çay bu karışıma yavaş yavaş eklenirken karıştırmaya devam edilir. Maske, yüze, boyuna ve dekolteye uygulanır ve 20 dakika etkilemeye bırakılır.
http://www.sifalibitkiler.info/dogal-cilt-bakimi.htm

ÖLÜDENİZ-FETHİYE-MUĞLA


Ölüdeniz'e adını veren efsane
Açıkdenizden Belcekız kıyılarına bakıldığında Ölüdeniz'i görmek mümkün değildir. Ölüdeniz'e kıyıya iyice yaklaşıldığında 90 derecelik bir açı yapan kısa kanaldan girilir.
Tutuştukları deniz savaşında Lidya Kralı'na yenik düşen Likya Kralı, yaralılarını ve geriye kalan yaşlı, çocuk, kadın, erkek ve gençlerini yelkenli gemisine doldurur ve dost bir kıyı kentine giderken Belceğiz açıklarında şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Sığınacak bir liman ararlarken kralın oğlu, geminin yönünü Belceğiz kıyılarına çevirtir. Çünkü hiç fırtına görmemiş doğal bir koy olan Ölüdeniz'den haberdardır. Ancak gemi kıyıya yaklaştıkça sığınacak bir liman göremeyen Kral, kavminin son kalanlarını da felakete götüren bu emri kim verdiyse kellesinin uçurulması emrini verir. Emir yerine getirilir. Ancak bu arada gemi kıyıya yaklaşmış ve kanala girilmek üzeredir. Ölüdeniz bütün asudeliği ile onları beklemektedir. Kral ve kavminin son kalanları ve onları taşıyan gemi kurtulur ama kralın oğlu ölmüştür. Bu nedenle o zamandan bu güne bu limana Ölüdeniz denilmektedir.









9 Şubat 2008 Cumartesi

İNGİLTEREDEN GÖRÜNÜMLER


St Paul Katedrali

Tower Bridge ( Kule Köprüsü)


londra

Kraliyet Savaş Müzesi

Londra

Leeds Castle - Leeds Sarayı

Oxford

Knightshayes Mahkemesi

Cambridge

Blenheim Sarayı

Birmingham

8 Şubat 2008 Cuma